23 Ekim 2012 Salı

Uzun zaman sonra tekrar yaziyorum! Yazmadigim donem icerisinde hayatimda olumlu bir kac degisiklik oldu ve olmaya devam ediyor.

Oncelikle Nisan itibariyle tekrar hukuka geri dondum. Simdilik home office (evden) calisiyorum ve eski calisma duzenime (Yavru Kartal oncesi) oranla cok yogun degilim ama tekrar ise baslamak ilac gibi geldi. Bir yandan da Ingiltere’de de avukat olabilmek icin baro sinavlarina girmeye karar verdim, hatta okula bile yazildim. Ilk sinavim Temmuz 2013’te bu sebeple blogumu biraz ihmal edebilirim ama yine de is ve derslerden ara kalan zamanlarda seyahat notlarimi yazmaya devam edecegim.

Bir kac gun icerisinde Eylul’de Kartalgozu’nun marathon kosusu vesilesiyle gittigimiz Berlin yazimi sizlerle paylasacagim.

Simdilik sevgiler,

Kusgozu

19 Haziran 2012 Salı

Titikaka Golu’ne yolculuk: Dunyanin icinde ulasim yapilan en yuksek golu

Titikaka Golu, Inka kulturunde efsanevi bir onem tasiyor. Gunes tanrisinin olgu Manco Capac ve kizi Mama Ocllo’nun bu golden cikarak Cusco’yu buldugu ve Inka imparatorlugunun ilk adimlarinin atildigi anlatilir. Ispanyollarin istilasi sirasinda da imparatorlugun altinlarinin burada saklandigi soylentisi var. Gerci Ispanyollar sonradan cogu degerli malvarliklarini ele gecirmisler o ayri…
Titikaka Golu'nde gunes batisi
Gol, Peru ve Bolivya arasinda siniri olusturuyor. Yaklasik 8,000km karelik golun uzerinde toplam 30 adacik var. Bir kismi Peru’ya, bir kismi Bolivya’ya ait. Vizemizi almis olsaydik ve vaktimiz olsaydi Titikaka Golu, Bolivya’ya gecis icin en uygun yerlerden biriydi. Gezi sirasinda tanistigimiz kisiler genelde rotalarini Peru ve Bolivya olarak belirlemislerdi. Fakat buralar oyle yerler ki tum Guney Amerika’yi gezmek istiyorsaniz epey bir bos vaktinizin olmasi lazim. Ya da cok detayli gezmeden en gormek istediginiz yerleri belirleyip bir kac ulkeyi bir arada cikarmaniz lazim.  Tamamen vakit ve nakit durumunuza gore degisebilecek bir gezi programi yani.

Titikaka Golu kiyisi ve karsida Puno sehri
Titikaka Golu, Puno sehrinin kiyisinda. Puno, 3830 metrede, 1600lu yillarda gumus madenlerine yakinligi nedeniyle neredeyse Guney Amerika kitasinin en zengin sehirlerinden biri olmus ama mevcut durumda benim gordugum en sikici Peru sehriydi. Yani Titikaka Golu nedeniyle gelen turist de olmasa, buranin halkinin durumu zor olurmus bence.

Gol’e cesitli yerlerden varmaniz mumkun. Biz, Machu Picchu’dan Cusco’ya dondugumuz icin, Puno’ya da Cusco’dan gecis yaptik. Simdi bir kac alternatif yolculuk sekli var.  En ucuzu otobus yolculugu, eglenceli ve biraz daha pahali olan tren yolculugu ya da klasik yolu secip ucaga binebilirsiniz. Biz uzun olmasina ragmen treni sectik ve cok memnun kaldik.

* * *

Cusco’dan bindigimiz Andean Explorer treni ile 3856 metredeki Titikaka Golu’ne 10 saat suren yolculugumuz boyunca yesilin, bozkirin, dogal guzelligin her turunu gormemiz haricinde, merkezden uzaklastikca halkin da daha fakirlestigini gorduk. Belki de bu aciklari kapatmak icin, trende 5 yildizli bir hizmet veriliyor. Canli muzik gosterisi yaninda bir de moda gosterisi yapiliyor. Oglen yemegi ve cay saatinde hic bir eksiklik yok.

Tren, son destinasyon Puno’ya gelmeden evvel bir kac kez durakliyor. Bu duraklamalardan en guzeli 4000m’deki La Raya idi. Burada biraz bacaklari acip, lamali kadinlarla resim cektirip yola devam ediyoruz.
Lamasini alan size poz veriyor, karsiliginda gonlunuzden ne koparsa...
Juliaca sokak mazarasi

Puno oncesi son durak olan Juliaca ise  insani dusunmeye ve sorgulamaya itiyor. Buranin ozelligi Pazar gunleri devasa bir sokak pazarina evsahipligi yapmasi. Ekli linki youtube’dan indirdim ama bizim de gordugumuz farkli bir manzara degildi. Her yer camur, cocuklar, kadinlar, yasli – genc herkes camurlarin icinde bir seyler almaya ve satmaya calisiyor. Dunyanin sonunu anlatan futuristik filmlerdeki gibi bir darmadaginlik hakim her yere, sanki savastan cikmislar gibi. Bunlari gordukce Che’nin misyonu sanki daha bir anlam kazaniyor ve sonunda Puno’ya variyoruz…

* * *

Dedigim gibi ben Puno’yu hic sevemedim. Internet sitelerinde Puno’yu neden ovduklerini de hala anlamis degilim. Belkide biz yilbasini Puno’da gecirmek uzere gittigimizden, beklentilerimiz farkliydi, fakat yeni yil oradaki insanlarin umuru degil. Sehirde hic bir hava, bir umut, keyif gostergesi yok. Her yer kapali. Plaza de Armas meydanindaki Katedral disinda gorulecek hic bir sey yok. Yemek deseniz 3-4 lokanta haricinde alternatifiniz yok ve o lokantalarda da hijyene emin olamadigimiz icin korka korka yemek yedik.

Ozetle, Puno’da 2 geceden fazla kalmamak lazim, biz yanlis hesapla 3 gun kaldik ve son gun sikintidan patladik! Bir de ustune otelimiz sehre uzak ve cok soguk bir yapiydi. Eskiden hapishane olarak kullanilmis olan Libertador Isle Esteves, gol uzerindeki adaciklardan biri uzerine kurulmus ve renove edilerek 5 yildizli otel olmus filan ama gol manzarasi haricinde ne servisi guzeldi ne de ulasimi kolaydi. Yilbasi gunu ve aksami oteldeki herhangi bir gunden farksiz degildi. Ne bir susleme, ne bir muzik, ne bir degisik menu… Verdigimiz paraya kesinlikle degmedi. Onun yerine Puno icindeki otelleri denemenizi tavsiye ederim.

* * *

Gelelim Titikaka Golu’nde yapilabileceklere…

Ilk gezilecek yer yuzen ada olarak adlandirilan Islas de los Uros. Resimlerde goreceginiz uzere adalar bambu  kayislarindan yapiliyor, her adacikta 3-4 hane var. Insanlar bu adaciklar uzerinde tarim yapiyor, balik ciftligi kuruyor, camasirlarini yikiyor, yemek pisiriyor, okula gidiyorlar! Yasam tamamen bu yuzen adalar uzerinde geciyor.  Kadinlar ve cocuklar onlari gormeye gelen turist kafilelerini eglendirmek icin bir kac dilde ezberledikleri “Row row row your boat” sarkisini defalarca soyluyorlar. Kiyafetler rengarenk ve kat kat. Adalarda gunduz hava sicakligi cok fazla, aksamlari da donma noktasina geldiginden kat kat giyinmek normalmis. Bekar ve evli kadinlar saclarinin ucuna taktiklari ponponlarla ayriliyorlar.  Yine turistlere yonelik olarak yapmis olduklari cesitli el islerini satmaya calisiyorlar. Bu adalardaki yasam turistlerin ziyaretiyle gunduzleri biraz sova donmekle beraber, aksam kalabalik cekilince herkes kendi gundelik isine daliyor.



Yemek pisiren Uroslu kadin
Uros evleri


Yuzen adalar haricinde Isla Taquile ve Isla Amantani de en cok ziyaret edilen adalar arasinda geliyor. Fakat bu adalara botla gidis uzun surdugunden (Isla Taquile’ye gidis yaklasik 2 – 2.5 saat, Amantani daha da uzun suruyor) hepsini ayni gune sigdirmak biraz zor. Biz secimimizi Isla Taquile’den yaptik.

Isla Taquile’yi zamanin durdugu yer olarak tanimlamak mumkun. Adada araba, at, essek yok, evlerin cogunda da elektrik yok. Halkin yasam alani adanin tepesinde. Dolayisiyla botla indiginiz yerden adanin tepesine dogru tirmanmak (ve sonra da ayni yolu inmek) zorundasiniz. Yaklasik 500 - 540 tane merdivenden bahsediyorum! Ada halki bu inis cikisi her gun ve de sirtlarinda yukle yapiyorlar cunku adaya gelen yiyecek-icecek ve en basta suyun evlere tasinmasinin baska yolu yok. Biz tik nefes merdivenleri tirmanirken yanimizdan keklik gibi seken yasli teyze ve amcalar geciyor! Inanilmaz bir goruntu!


Tepeye varinca kendinizi genis bir meydanda buluyorsunuz. Adanin isleyisi ile ilgili her konu burada gundeme getiriliyor, cozuluyor. “Calma, tembellik yapma ve yalan soyleme” ada halkinin yasam bicimi. Dolayisiyla adada hic hirsizlik olmazmis, insanlar birbirine acayip saygili ve geleneklerine ciddi baglilar. 


Bu adada otel yok, ada halki, adada gecelemek isteyenleri kendi evlerini aciyor. Ayni sekilde oglen yemekleri de genelde tur organizatorlerinin anlastiklari evlerde yeniliyor.



Isla Taquile’nin bir baska ozelligi adada yasayan erkeklerin hepsinin orgu ormekte usta olmalari ve giydikleri kiyafet ve taktiklari sapkalari onlarin ormesi. Adadaki insanlarin giyim sekilleri statulerine ve bekar olup olmamalarina gore belirleniyor.


Genel olarak manzara inanilmaz. Bir yanda Bolivya bir yanda Peru… Turkuaz bir deniz ve tamamen hayatin disinda bir yasam. Vaktiniz var ise gorulmesi gereken bir ada…


* * *

Bizim Peru gezimiz Puno ve Titikaka Golu ile son buldu. Lima'da yarim gunluk bir sehir gezisi yaptik ama okyanusa karsi balik yeme haricinde bir sey yapmadigimizdan Lima kismini yazmayi gereksiz gordum. 2 hafta boyunca dolu dolu her yerdi gezdik, gorduk ve aklim Peru'da goremedigim Nasca cizgileri, Lima ve Arequipa ve kaldi.

Sevgiler, Kusgozu.






18 Haziran 2012 Pazartesi

Bodrum Sanatsal Aktiviteler 2012

Bodrum yazi acildi...

1. Ilgimi ceken aktivitelerden bir tanesi Gumusluk Uluslararasi Klasik Muzik Festivali. 5 Temmuz'da baslayip, 7 Eylul'de son buluyormus. 22-31 Agustos arasi caz konserleri guzel olabilir.

http://www.gumuslukfestival.org/festival.html

2. Virgin Otel icindeki Bodrum Arena'da da hos konserler olabilir. Takip etmekte fayda var.

http://www.konseretkinlikleri.com/konserler/mekan/bodrum-arena

3. Bodrum Marina Yat Klubunde Fatih Erkoc, Iskender Paydas ve Zeynep Casallini konserleri tum yaz devam ediyormus.

http://www.marinayachtclub.com/tr/#/ANA SAYFA

4. Bodrum Antik Tiyatro'da 21 Temmuz'da Jose Feliciano varmis. Ama onun disinda bir dizi konser olacak, Biletix'ten takip etmek lazim.

5. D-Marin Turgutreis'de 14-18 Temmuz arasinda klasik muzik konserleri var. Bunlari da listeye almali.

http://www.nereyegidilir.com/events.php?bolum=1693

6. Bodrum Uluslararasi Bale Festivali'ni de 18-24 Agustos tarihleri olarak ajandalariniza islemeyi unutmayiniz.

http://www.bodrumballetfestival.gov.tr/program.html

Biraz deniz, biraz tatil, biraz da sanat diyorum

Sevgiler, Iyi yazlar

13 Haziran 2012 Çarşamba

Machu Picchu - Daglar arasinda bir kayip sehir




Machu Picchu’ya iki turlu gidebilirsiniz. Cusco’yu merkez alarak trene binebilirsiniz ya da yaklasik 4 gun kadar surecek unlu Inka Yuruyusu’nu yapabilirsiniz. Inka yuruyusunu Subat ayi haricinde herhangi bir ay icinde yapmaniz mumkun. Sadece lisansli turlar ile yuruyuse katilabiliyorsunuz ve anladigim kadariyla genelde herkes epey sure onceden bu turlari rezerve ediyor. Tren yolculugu daha kolay. Amerikan aksanli bir kadinin otomatige bagli konusmasi esliginde, size trene binince verilen kumanyalari yiyerek ve yemyesil vadilerden gecerek yaklasik 4 saat icinde Cusco’dan veya 2 saat icinde Ollantaytambo’dan Agus Caliente’ye (Machu Picchu’nun altindaki koy) varabiliyorsunuz. Trenler cok rahat ve gayet konforlu. Hele de en ondeki koltuklari reserve etmisseniz, muhtesem manzaraniz garanti.

Inkaterra Oteli

Aguas Calientes, minik ama kendince sevimli bir kasaba. Alisveris yapilabilecek ustu kapali guzel bir pazari var. Gumus takilardan, alpaka yunu battaniye, giysi, sapka eldiven, vs’ye kadar her sey satiliyor. Yeme-icme kismi cok gelismis degil ama en azindan oturup bir seyler atistirabileceginiz kafe tarzi bir kac restoran mevcut. Kasabada kalinabilecek ve her butceye uygun otel var ama Inkaterra Machu Picchu ve Machu Picchu Sanctuary Otellerini genel atmosfer acisindan tavsiye edebilirim.  Inkaterra oteli, tren istasyonuna yakin ve muhtesem guzellikte bahceler icine kurulu. Sanctuary Otel de Machu Picchu’ya ciktiginizda harabelere yurume mesafesinde ve manzarasi gercekten cok hos.  Secim tamamen sizin.




Biz Aguas Caliente’ye vardiktan bir kac saat icinde Machu Picchu’ya cikmistik bile. Kasaba ile Machu Picchu arasi yaklasik 1.5 km. Isteyen yuruyor, isteyen de otobusle belirli bir mesafeye kadar cikip, geri kalan kisa bir mesafeyi yuruyor. Simdiye kadar yazmadigim ama burada bahsetmem gereken bir konu var ki: Perulu suruculerin Istanbullu suruculerle kapisacak kadar cilgin sofor olduklari! 1 kmlik bir yolda bir insan kac sefer hah simdi ucurumdan yuvarlandik diyebilir? Gerisini siz tahmin edin. Fakat tepeye vardiginiz anda gordugunuz manzara butun herseye degiyor. Tarifi mumkun degil, garip bir duygu. Filmlerde, belgesellerde ve resimlerde gordugunuz harabeler aynen tum ihtisamiyla karsinizda duruyor. Ve ben 4000 kusur metrede bas donmesi yasamamisken, Machu Picchu’da fena oldum. Bu manzara mi genel yorgunluk mu beni carpti hala emin degilim ama midemin bulanmasina engel olamadim. O yuzden de Machu Picchu harabelerini gezmem Kartalgozu’ne oranla biraz daha kisa surdu. 

Bizi gezdiren rehber, kendine yetecek kadar bir Ingilizceyle bizi Machu Picchu tarihini anlatmaya calisti. 1911 yilinda Machu Picchu’yu ortaya cikan Amerikali arkeolog ve Yale Universite’sinde profesor Hiram Bingham’in aslinda Machu Picchu degil de son kayip Inka baskentlerini aradigini… Machu Picchu’nun yerel halk tarafindan zaten bilindigini ve aslen yeni bir kesif olmadigini… Hatta ve hatta Bingam’dan yaklasik 40 kadar yil once Alman is adami Augusto R Berns’in Machu Picchu’ya gelerek buradaki bir cok seramik eseri Peru disina cikarttigini biliyor muydunuz? Uzucu olan bu eserlerin bir cogunun hala nerede ve kimlerin ellerinde oldugunun bilinmemesi.


Machu Picchu, Inka dilinde Yasli Zirve demekmis. Machu Picchu’ nun karsisinda yukselen diger dagin adi ise Huayna Picchu (Genc Zirve). Buraya cikis epey dik ve mesakatli. Gunluk cikis sayisi 200 kisilik 2ser grupla sinirli ve cikis atletik yapiniza bagli olarak 1-2 saat arasini alabilir. Zirveye cikinca hava yagmurlu ise yandiniz cunku gorus mesafesi epey daralabiliyor. Ben boyle bir cikisi hamilelik nedeniyle goze alamadim. Kartalgozu de  beni yalniz birakmamak icin buraya cikmak yerine Machu Picchu’nun tepesine cikmayi secti ve harika fotograflarla geri dondu. Ben bas donmesinden Machu Picchu dagina da cikamadim :(


Tahmin edersiniz ki Machu Picchu, Peru’da en cok turist alan yerlerden biri. Hak ediyor da. Fakat dagci, trekkingci veya maceraci degilseniz 2 gunden fazla kalmaniz gerekmiyor.  Zira Peru’da gorulecek o kadar cok yer var ki…  Sira son durak Titikaka Golu’nde.

Sevgiler,

13 Mayıs 2012 Pazar

Bir Inka Baskenti: Cusco


Kutsal Vadide gecirdigimiz 3 gece sonunda tekrar Cusco’ya donup Machu Picchu’ya yapacagimiz tren yolculugu oncesinde 3 gunumuzu de burada gecirelim istedik. Aslinda Cusco ve Machu Picchu’yu ayni seride yazmayi dusunuyordum ama Cusco’da o kadar cok sey yapmisiz ki sehri tek basina ele almak daha dogru olacak.

Daha onceki yazilarimda bahsettigim gibi Cusco, Inka Imparatorlugu’na baskentlik yapmis bir sehir. Mimari acidan hem Inkalar’dan kalma tas duvarlari hem de Ispanyol kolonisi zamanindan kalma  binalari bir arada gormek mumkun. Enteresan bir sekilde Inkalardan kalan tas mimari eserler koloniyel yapiya gore daha net ayakta duruyorlar. Fakat Inkalarin tekerlek ve yaziyi kesfedememelerine ve binalara kemer yapmayi akil erdirememelerine ragmen devasa buyuklukte ve tondaki bu taslari nasil ozenle kesip, bu yuksekliklere tasiyip, birbirine gecmeli sistemle binalarini insa ettikleri halen herkesin aklini kurcalayan sorulardan. Bazi teorilere gore bu medeniyette uzaylilarin parmagi var. Bazi bilimcilere gore de taslar tahtadan hazirlanan kizaklarin uzerinde ittirilmek suretiyle bir yerden bir yere tasiniyordu. Hangisine inanirsaniz inanin bu binalar hala ayakta ve bizler uzaya gitmeyi cozmemize ragmen Inkalarin bu mimari isini hala net olarak cozememis durumdayiz.

www.travelcusco.com sitesinden alinmistir.
Cusco, genel olarak karanlik bir sehir (ya da mevsim itibariyle bize oyle geldi). Binalar renksiz ve kilden, evlerin catilari yok, genel bir fakirlik ve camur rengi tum sehre hakim ve sehrin gerisinde yukselen And Daglari (sanki) sehri kendi icine sikistiriyor. Sanirim Cusco’yu tum Peru gezisi boyunca en daraldigim yer olarak tanimlayabilirim.

www.welcomeperutravel.com sitesinden alinmistir
Sehrin en onemli yeri Plaza des Armas dedikleri meydan.  Gidilebilecek tum restoran ve kafeler bu meydanin cevresinde siralanmis. Alisveris yapabileceginiz guzel bir kac hediyelik esya ve giyim dukkani da var. Bu meydan Inka zamanindan beri sehrin en can alici noktasi. Eskiden simdiki halinin 2 kati kadar daha buyukmus. Tum onemli dini ve politik olaylar burada gerceklesirmis.



Asagidaki linklerde Cusco'nun daha detayli resimlerine goz atabilirsiniz.

http://www.photosbymartin.com/south_america/peru_cusco_pictures.hm

http://htmlhelp.com/~liam/Peru/Cusco/Cusco/

www.patas.net sayfasindan alinmistir
Ikinci onemli yer meydandaki Katedral. Normalde Katedral gezileri beni de Kartalgozu’nu de sikar.  Fakat bu Katedral bambaska idi ve duvarlari susleyen resimler dahil insa hikayesi de bizi cok etkiledi. Soyle ki Ispanyollar, Cusco’yu ele gecirmelerini takiben sehirde Inka donemine ait tum yapilasmayi yikmak istemelerine ragmen, bir turlu binalari tamamen yikmayi basaramazlar ve caresiz yikmak yerine kalintilar uzerine insa etmeyi secerler. Bu Katedral de daha onceden Inca Wiracocha’nin sarayiymis. 10 senelik ugras sonucu Katedral halini almis.  Duvarlardaki resimlere gelirsek, Inkalar, her ne kadar en son Inka lideri Tupac Amaru’nun da 1572’de olmesi ile beraber tamamen Ispanyol’larin somurgesi altina girip, Katolik olmayi secmis olsalar da, aslinda Hristiyanligi kendi yasam bicimleri ve inanclari icine yedirmisler desek daha dogru olur. Mesela Isa’nin son yemegi adli resimde Isa ve Havarileri’nin menusunu And Daglarina ozgu peynir, aci biber ve kobay faresi olusturuyor. Normalde hic bir Avrupa kilisesinde gormeyeceginiz sekilde Meryem, Isa’ya hamile bir sekilde resmedilmis. Kiyafetler, Ant Daglarina ozgu. Resimlere bakinca yuzunuzde bir gulumse ile geziyorsunuz. O kadar da ezdirmemisler kendilerini, bravo diyorsunuz.

Ucuncu onemli yer de Gunes Tapinagi (nam-I diger El Templo del Qoricancha).  Bu tapinak, Inka zamanin en onemli dini mekaniymis. Simdide Santo Domingo kilisesi olarak geciyor. Ici tamamen altin ve gumusle sivaliymis ve bahcesinde altin ve gumusten agac, lama, cicek, kelebek heykelleri varmis. Gunes dogdugunda isiktan neredeyse kor edici bir isilti kaplarmis her yeri. Ispanyollar sehre geldiklerinde bu tapinak onlari cildirtmaya yetmis de artmis! Fakat icinde pek bir sey kalmadigindan ne yazik ki gezerken ayni duygulari hissedemiyorsunuz.
http://bayimages.net/photos/peru/cusco/

www.virtualtourist.com sitesinden alinmistir
Biz Cusco’da yukaridakileri gordukten sonra bir gun de sadece sokak gezelim istedik. Alpaka yununden battaniye, kaskol, kazak alisverisi yapip, meydandaki kafelerde oturduk, Plaza des Armes’te parkta oturanlari izledik.  San Blas denilen ve meydanin kuzeyinde kalan sanatcilar bolgesinde dolandik. Burasi Inka zamaninda da altin-gumus ustalarinin el islerinin sergilendigi yermis. Simdi de cesitli minik galerilere ev sahipligi yapiyor ve sokakta resim yapan Cuscolu genc sanatcilara da rastlayabiliyorsunuz. Hatta bunlardan bir tanesi kendisinden suluboya bir resim almamiz karsiginda bize 12 acili tas hakkinda bedava bilgi verebilecegini soyleyip, bizi hem resim almaya hem de bu unlu tasi gormeye zorladi. Gerci sonradan iyi bir is yaptigi uzerinde hem fikir olduk ama hala resmi evimizde bir yere asamadikJ Bahsetmisken bu 12 acili tas Inca Roca sarayinin duvarinda ve onemi tasin devasa ve 12 acisinin olmasi. Yani gorunce enteresan tabi ama Inka tas isciligi bastanbasa bir doktora tezi olabilecegi icin bir noktadan sonra tas gorunce sadece yine mi diyorsunuz. Hatun Ruminyac guzergahina gelince, oraya kadar gitmisken Dini Sanat Muzesi’ne de girelim dedik.  Acikcasi resimlerden cok binanin sekli ve yapisi ilgimizi cekti. Yani Cusco’da az gununuz varsa gorulmesi gerekliler listesinde degil bence.

Kulturel bir aktivite olarak bir gece de erken uyumayip Centro Qosqo de Artes Nativos ’da yerel dans gosterisi izleyelim dedik. Bu dans gosterisini Peru’nun cesitli bolgelerindeki halk danslarini kapsayan bir potpori olarak tanimlayabilirim. Rengarenk kiyafetler icinde esli, tekli bir suru dans gosterisi ard arda sergileniyor. Fakat itiraf ediyorum ki yorgunluktan gosterinin sonunu getiremeden kalkmak durumunda kaldik. Bir de gosteriyi kendi adima biraz sikici buldugumu soyleyebilirim.  Yine de fikir sahibi olmak icin ekteki linkten seyredebilirsiniz http://www.youtube.com/watch?v=k0emMwzIJFI&feature=related .

Yukaridakiler haricinde sehrin icinde gezilecek baska kiliseler ve muzeler de var. Yandaki mini Cusco haritasina bakip, kendi geziniz icin secim yapabilirsiniz.


Biraz da Cusco’nun yeme-icme faslindan bahsedeyim. Acikcasi, Cusco yemek acisindan (Lima’yi haric tutuyorum) Peru’da en sansli oldugumuz yerlerden biri olmasina ragmen yine de her restorana kuskuyla girdik. Sonucta hijyen, Peru’da genel sorun. Salata ve cig sebze yerine her daim pismis yemek tercih etmemiz onerildiginden neredeyse 2 hafta boyunca tavuk, et, patates kizartmasi uclemesini ve rast geldikce de pizza yedigimizi soyleyebilirim. Gerci Kartalgozu arada enteresan bir kac yemegi de tatmadan (kobay faresi / guinea pig kizartmasi gibi) gecmedi fakat ben hamile kontenjanindan ne unlu ceviche’den (marine edilmis cig balik) yiyebildim, ne uzum suyu, yumurta aki, limon suyu ve seker karisimindan yapilan ve Peru  milli ickisi olan pisco sour ne de misirdan fermente edilen chicha’yi icebildim. Kartalgozu’nden anladigim ickiler anlaminda pek bir sey kacirmamisim ama ceviche’yi yerinde denemek isterdim dogrusu. Belki bir dahaki sefereJ

Asagida Cusco ile ilgili bir kac link var. Daha genel bilgilere buralardan ulasabilirsiniz.

http://www.oceansart.us/FreePhotosCuscoPeruCityTour/cuzcocitytourperu.html

worldmysteries.com sitesinden alinmistir
Ben simdi biraz da Cusco disina cikip sizi Inka imparatorlugunun cokusune sahne olan Sacsayhuaman kalesine gotureyim. Sacsayhuaman, Cusco’ya otobusle yarim saat kadar uzaklikta. Yapilis amaci Cusco’yu korumak. Yukaridan bakildiginda taslar zikzak bir sekilde yerlestirilmis (bazilarina gore simsegi bazilarina gore de pumanin dislerini temsil ediyor). Bir donem 3 kulesi ve 5000 Inka askerini barindiracak kadar labirent odalari varmis. Taslarin asagi yukari 125 ton kadar oldugu soyleniyor. Arkeologlara gore bu kalenin yapimi 70 yil kadar surmus ve binlerce isci calismis. Iki sira halinde insa edilen taslardan distakiler hala dururken ictekiler hem Ispanyollar’a karsi savasirken zarar gormus hem de cogu Inka imparatorlugunun cokusunu takiben Cusco’nun yeniden insasinda kullanilmis. Tepenin uzerindeki taslari gorunce ve yanyana gelince buyukluklerinin net farkina variyorsunuz. Cilgin bir sey! Burada Inka tas ustalarinin anisina bir kez daha sapka cikartip, bu taslari buraya nasil dizmisler sorusuna bir turlu net cevap bulamiyorsunuz.

Sacsayhuaman’dan cikinca yakinda gorulecek Quenko bolgesi var.  Burada bir amfi tiyatro ve yaklasik 5 mlik kirecten oyulmus ve pumayi temsil ettigi soylenen bir tas var. Eskiden dini seremonilerin yapildigi bir mekanmis ve bu tasin Inkalar icin onemi buyukmus ama ne yalan bizi cok etkilemedi. Youtube'dan ekli linkten izleyebilirsiniz. http://www.youtube.com/watch?v=vBbJVJ7Ubq8

andeantravelweb sitesinden alinmistir
Son olarak da ayni guzergahta Tambo Machay var. Buraya ulasmak icin bir yere kadar otobusle gidiyor sonra kisa sayilabilecek bir yokustan da tepenin basina dogru ilerliyorsunuz. Tambo Machay, dini ayinler oncesinde Inka liderlerinin ve kraliyet soyundan gelen kadinlarin banyo mekaniymis. Daga oyulmus 3 ayri cesme var. Inka mimarlarinin hidrolik system kullanarak insa ettikleri bir baska enteresan insaat diyebiliriz. Tepeye cikarken yol boyunca cesitli el islerini satmak icin gozunuzun icine bakan Perulular var. Illa bir sey almak zorunda hissedebilirsiniz kendiniz. Biz dayanamayip, icine su konuldugunda tepesinden dokulmeyen ama saraplik olarak kullanilan tahta el yapimi bir masrapa aldik (Yalniz itiraf edeyim daha test etmedik. Sus olarak salonumuzda duruyor).



Iste boylece Cusco sehrini de bitirmis oluyorum. Simdi sirada gezinin goz bebegi Machu Picchu var. En sonunda kendi cektigimiz resimleri koymaya baslayabilecegim. Kameralardaki  goruntulerde ne yazik ki eksiklikler var ve esas cekimler Machu Picchu ile basliyor. Umarim fotograflar hosunuza gider.

Sevgiler, Kusgozu.