29 Ocak 2012 Pazar

Londra'da Gorulmesi Tavsiye Edilen Sergiler

                                                                                                                                                                                                                
Bu yazimda biraz kolaya kacip, mekan avantajini da kullanip Londra’da son donemde gorulmesi gereken bir kac onemli sergi ve muzeden bahsedecegim. Bir yandan da bir sonraki yazima konu olacak Malezya’daki Langkawi adasi icin malzeme biriktirmekle mesgulum bu aralar.
Simdi konuyu dagitmadan direkt siralamaya basliyorum:               
1.    Royal Academy of Arts’ta David Hockney sergisi 9 Nisan 2012’ye kadar gorulebilir.  David Hockney, esasen Ingiltere’de Yorkshire civarlarinda dogmus ve daha sonra Amerika’da Kaliforniya’ya tasinmis. Simdi 74 yasinda ve Royal Academy of Arts'taki (“RAA”) sergi  uzun zamandir Ingiltere’deki actigi en kapsamli sergi. 

RAA, 2008’de Hockney’den Yorkshire’da bahari ve cocuklugunun kirsal cevresini resmetmesi icin talepte bulunmus ve Hockney’nin uc ilkbahar boyunca yaptigi gozlemlerini simdi RAA’de gormek mumkun. Eserlerindeki renkler civil civil, insanin aklini aliyor. Bu sergisinin bence ilginc yanlarindan biri RAA’nin en buyuk odasindaki 52 resimden 51 tanesinin Ipad uzerinde cizilip sonradan kanvas tuvale basilmasi. 51. resim ise yaklasik 15 metrelik bir yagliboya. Ayrica Hockney’nin ozelliklerinden biri resimlerini birebir obje onunde yapmaktansa hafizasindan cizmesi. Gorulmeye deger bir sergi oldugunu dusunuyorum. Ben sahsen cok etkilendim.

RAA, lokasyon olarak Green Park ile Piccadily Circus arasinda. Isterseniz gitmisken Berkely Street’ten yurumeye baslayip Mayfair taraflarinda, isterseniz Soho veya Cin mahallesinde yemek yeyip sonrasinda Café Concerto, Fortnum & Mason ya da Turkiye’yi cok ozlediyseniz(!) yurume mesafesi Kahve Dunyasi’nda bir Ingiliz bes cayi yapabilirsiniz. 

Not: Kartalgozu, gecen yazisinda Kahve Dunyasi'na henuz gidemedik demisti. Bu haftasonu sergi sonrasi gittik. Kocaman bir mekan, ici harika, insan gurur duyuyor. Ama musteriler sirf Turk! Herhalde bizim gibi Londra'da yasayip Turk tadi isteyen Londrali Turkler mekani dolduranlardi. Umariz yakinda Ingilizleri de Turk kahvesi icerken gorebiliriz.

2.   Tate Modern’de Yayoi Kusama sergisi (9 Subat 2012 – 5 Nisan 2012). Bu sergiyi heyecanla bekliyorum. Yayoi Kusama ile ilk tanismamiz bundan 2 ay kadar once Paris’e bir kacamak yaptigimizda Paris’in modern sanat muzesi Centre Pompiduo’da oldu. Esim Kartalgozu de ben de bu cilgin Japon kadindan cok etkilendik. Zor bir cocukluk gecirmis, ciddi psikolojik sorunlar yasamis ve yaklasik 35 senedir de Japonya’da bir psikiyatri kliniginde ikamet edip, orada kendisine kurulan studyoda resim yapmaya devam ediyor. Su anda 82 yasinda ve hakkinda takip ettigimiz makalelerden okudugumuz kadariyla yasam enerjisinden hic bir sey kaybetmemis! Kusama’nin en buyuk ozelligi her yeri ve her seyi “puantiye” ile kaplamasi. Puantiyeler ondan saplanti gibi bir sey. Puantiye haricinde bir de erkek cinsel organina takik! Simdi cogunuz kas kaldiriyor olabilir ama eserlerini gorunce insan uzvunun sanatta nasil kullanildiginin degisik bir ornegi ile karsilasacaksiniz. Tek kelimeyle etkileyici biri! Yolunuz Londra’ya duserse bu sergiyi atlamayin derim. Bir de Tate’e gitmisken, en ust Katina cikip sergi sonrasi yorgunlugunuzu Milenyum Kopru’su, St Paul ve Londra silueti esliginde bir kahve veya bir kadeh sarap ile atmadan mekani terk etmeyin.

3.    Natural History Museum’de (Dogal Tarih Muzesi) Wildlife Photography (Dogal Yasamdan Fotograflar) sergisi 11 Mart 2012’ye kadar ziyaret edilebilir. Cocuklariniz varsa Natural History Museum, Londra’yi ziyaret ettiginizde mutlaka gorulmesi gerekli bir muze. Fosillerden tutun, dev dinazorlara, baliklara, ayilara, vs.’e kadar her seyi gormek mumkun. Bir de simdi Dogal Yasamdan Fotograflar sergisi uzerine eklenince bence cocuklarinizla veya ailenizle gecirmek icin harika bir gun vadedilmis oluyor. Natural History Museum, South Kensington’da. Yemek yemek icin muzeye yakin Café Creperie, Thai Square, Comptoir Lebanese (Modern Lubnan), Carluccio, Byron (hamburgerci), Il Falconiere (Italyan), Moti Mahal (Hint), Casa Brindisa’dan (Ispanyol tapas) birini deneyebilirsiniz.


4.   Victoria & Albert Museum (“V&A”) Oueen Elisabeth II by Cecil Beaton (8 Subat 2012 – 22 Nisan 2012). Bu sene Kralice Elizabeth’in tahta gecisinin 60. Senesi olan pirlanta senesi. Bu nedenle Londra’da ve diger (commonwealth ulkelerinde) ozellikle 2-5 Haziran 2012 arasi cesitli kutlamalar yapilacak. Hatta son donemde Kralice’nin pirlanta yilini kutlamak icin Kralice’ye, tum kraliyet uyelerinin kullanabilecegi 80 milyon Pound’luk bir yat hediye edilmesi teklifi gundeme geldi ve yer yerinden koptu ve tabii ki teklif geri cekildi Avrupa’da bu kadar kriz yasanirken, Ingilizler ekonomik krizden ve issizlikten illallah derken yikilmadik ayaktayiz kivaminda yapilan bu sov teklif tabi komik adledildi. Neyse konuma geri donersem, 8 Subat itibariyle V&A’da 1942 senesinden beri Kralice’nin resimlerini ceken Cecil Beaton’un (Sir unvani ile odullendirilmis) resimlerini gormek mumkun olacak. Ingiliz tarihine ve kraliyet ailesine ilginiz varsa bence gorulmeye deger fotograflar. Bir de tabi V&A bir dizayn ve sanat muzesi oldugu icin bu sergi disinda dizayn anlaminda size ilgilendirebilecek daimi sergileri de gormek cabasi. V&A, Natural History Museum ile ayni yerde ve neredeyse karsilikli.  Dolayiyla birini gormeye gidiyorsaniz aradan digerini de cikarabilirsiniz. 


5.    Saatchi Gallery’de New Art From Germany (Almanya’dan Yeni Resimleri) sergisi 30 Nisan 2012’ye kadar ziyaret edilebilir. Acikcasi bu sergi benim pek cok da ilgimi cekmemekle beraber evime yakin olmasi itibariyle bir haftasonu gorme niyetinde oldugum bir sergi. Yok ben Alman akimini begenirim, modern ve pop-sanat benim daha da ilgimi ceker diyorsaniz o zaman Sloane Square civarlarina gelmis, Kings Road uzerinde yurumeye baslamis, Zara’ya girmeden bir kahve icip bir de bu unlu Saatchi Gallery nedir ne degildir derseniz, hemen buyrun derim. Saatchi Gallery’nin icindeki kafe, alisveris yorgunlugu atmak veya haftasonu brunch veya ogle yemegi yemek icin ayrica ideal bir yer (cocuklu iseniz, hayat daha da kolaylasiyor zira bolca cocuk sandalyeleri mevcut). 

6.   Tate Britain’de Picasso’nun Ingiliz Sanatina Etkisi sergisi (15 Subat 2012 - 15 temmuz 2012). Picasso’yu tanitmama gerek yok J Bu sergide Picasso’nun Aglayan Kadinlar ve Uc Dansci resimleri de dahil toplam 150 kadar resim sergilenecekmis.  Henry Moore (carpici heykelleri olan bir heykeltras), yukarida bahsettigim David Hockney, Francis Bacon, Duncan Grant, Wydham Lewis, Ben Nicholson ve Graham Sutherland da diger ressamlar. Ilginc bir sergi olacagini dusunuyorum. Ingiliz modern sanati ile ilgiliyseniz, bu sergi de gorulecekler listesine alinmali. 
       
Yalniz Tate Britain’in yeri biraz sapa. Ordan cikip bir seyler yemek isterseniz en yakinda Sloane Square tarafini oneririm.

7.    National Portrait Gallery’de (Milli Portre Galerisi) Lucian Freud sergisi (9 Subat 2012 - 27 Mayis 2012).  2011’de  89 yasinda vefat eden Lucian Freud, Sigmund Freud’un torunlarindan biri olup, aslen  Berlin dogumlu. 10 yasinda ailesi ile beraber Ingiltere’ye kaciyorlar ve sonradan Ingiliz vatandasligina geciyor. Hayatinin buyuk bir kismini Londra’da geciren Freud’un yaklasik 40 cocugun babasi oldugu gibi bir soylenti var! Bunlardan bir tanesi olan Bella Freud hakkinda gecenlerde bir dergide okudugum yazida, designer olan Bella Freud’un markasini olusturan kopek resminin bir gun otururken babasi Lucian Freud tarafindan cizildigini anlatmisti. Magazin kismini atlarsak, Freud, surrealist bir ressam olarak biliniyor. Eserleri daha cok insan portresi ve ciplakligi iceriyor.  Herhalde aileden gelen genetik bir durum soz konusu, resimleri resmedilen kisilerin icsel durumlarinin disa vurumu.

      National Portrait Gallery, Trafalgar Square'de. Gitmisken meydanda oturup, arkaniza National Gallery'i alip hatira fotografi cektirebilirsiniz. Yemek icin ise oralarda cok secenek var. Ama bence turist olarak geziyorsaniz direkt Covent Garden ve Leicester Square'e ilerlemenizi ve Covent Garden'da meydani kesen sokaklarin herhangi birinde yemenizi tavsiye ederim.

*     *    *

Yukaridakiler haricinde tabii ki British Museum ve National Gallery Londra’ya gelenlerin gormesi gereken muzelerden diger ikisi. Basta da dedigim gibi Londra, muzeler ve sergiler acisindan cok zengin bir sehir. Her daim her kosede bir aktivite var. Hepsini yakalamak, izlemek, gormek imkansiz ama yukarida bahsettiklerim her zaman karsiniza cikmaz. Imkan olursa gormenizi tavsiye ederim.
Sevgiler, Kusgozu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder