24 Ocak 2012 Salı

Hirvatistan- Hvar ve Pakleni Adalari


Sene 2006 yazi.  Her yer sicak, hatta cok sicak. O kadar sicak ki Londra’da yeni tasindigimiz 60m2lik kutu evimizin kirli halilari ve hantal tozlu perdeleri arasinda terden sirilsiklam olmus bir sekilde otururken, Allahim biz Londra’yi yagmurlu bilirdik bu sicak saka mi diye dusunuyoruz. Londra’ya o yaz gelmis olaniniz var mi bilemiyorum ama Avrupa’nin sicaktan kavruldugu, hatta Fransa’da yasli olumlerinin tepeye vurdugu seneydi! 
Turkiye icin bilet bakinmaya basliyoruz. Tabi ki bilet fiyatlari ucmus! Hem yaz, hem sicak, hem de sonradan gorup ogreniyoruz ki Ingilizler tatil planlarini son dakikaya birakmak yerine aylar oncesinden planladiklari icin yazlik mekanlara biletler cok onceden tukeniyor. Gec kaldigimiza mi yanalim, butun yaz denizsiz, pufur ruzgarsiz nehir kenarinda kavrulma fikrine mi…  Telasla hemen karar verip vizesiz gidebilecegimiz neresi var diye bakinmaya basliyoruz. Tunus? Yok diyorum isim olmaz. Cebelitarik? Ne yani Ingilizlerin bile unuttugu kaya parcasina mi gidecegiz diyor esim. Italya? Hayir, hem pahali olur bu donemde hem de vize almak gerek. Fransa, Ispanya, hemen eleniyor vize durumundan. Esim, birden Hirvatistan diyor. Hoppala, o da nereden cikti simdi? Yugoslavya sonrasi taninan ulkelerden biri olmasi haric acikcasi hic bir fikrim yok Hirvatistan hakkinda .Bir arkadaslarimiz gitmis, epey memnun kalmis diyor esim. Vize de istenmiyor Turklere! Iyi de zevkleri zevkimize uyar mi, sonra ben tanimiyorum bu arkadaslari vs vs diye mizlanmaya basliyorum. Denizi bizim Ege gibiymis diye ekliyor esim. Olamaz canim bizim Ege gibisi var mi, imkani yok diyorum. Yani Turkiye’ye gitmiyorsak bari vize alip Fransa, Italya, Ispanya’da bir yer ayarlasaydik ya! Nerden cikti simdi Hirvatistan, degil mi?  Ama Turkiye tatili ayarlamak icin gec kalmisiz, diger begendigimiz yerlere ucak bilet fiyatlari ucmus, vize almak ayri bir dert, mizlanmamin bir faydasi yok ter katsayimizin artmasi disinda. Hvar ve Dalmacya adalarina bakinmaya basliyoruz internetten,  saka maka deniz, Ege denizi gibi gozkuyor resimlerden, gidenlerin yorumlari gayet olumlu, eh deneyip gorecegiz  neden olmasin, gidelim diyoruz ve programimiz hazirlamaya basliyoruz.
*             *             *
Bizim Hvar’a yolculugumuz Split uzerinden oldu. Split, Hirvatistan’da bir liman sehri. Her Avrupa sehrinde oldugu gibi genis bir meydani ve “Old Split” dedikleri “Eski Split” bolgesi var. Aksamustu Split’e indigimiz ve esas yolculuk Hvar’a oldugu icin biz kendi adimiza sehirde cok uzun kalamadik. Ama cesitli yerlerden edindigimiz bilgiler zaten 1-2 gunden fazla Split’te gorulecek bir sey olmadigi uzerineydi. Dolayisiyla gonul rahatligiyla denize nazir dondurma yeyip, limandaki tekneleri seyrederek vakit oldurmeyi tercih ettik. Aksam Old Split’e yuruyup lokal bir restaurantta bir seyler atistirdiktan sonra Diokletian’in Sarayi etrafinda kisa bir gezinti yaptik. Saray M.S 3.-4. Yuzyildan Romalilardan kalma ve hala ayakta. Gece yapilan isiklandirma ile daha da ihtisamli duruyor. Unesco tarafindan koruma altina alinmis bir yapi ve tarihe ilginiz varsa Split’te mutlaka gorulmesi gereken bir yer.
*             *             *
Sabahin ilk isiklariyla bizi Hvar’a goturecek katamarana atlayip kendimizi Adriyatik’in sularina biraktik. Split’ten Hvar’a gitmek icin cesitli secenekler var: katamaran, bot, arabali vapur, vs. Split-Hvar arasi bindiginiz deniz ulasim aracina ve ugranilan adalarin sayisina gore yarim saat ile 2 saat arasi degisiyor. Hvar’a varinca Inilen limandan bir de adanin merkezine gitmek icin otobuslere biniyorsunuz.  Fakat ulasim biz Turkler icin sorunsal degil zira Istanbul’da Prens Adalarina yapilan seyahattan pek bir fark yok.
Hvar, oteller acisindan zengin sayilir. Her butceye gore otel var. Bizim gittigimiz donemde Alman ve Italyan turistler cogunluktaydi. Adanin, onlar icin ucuz ve ulasim acisindan yakin olmasi tabi onemli bir etken.
Esasinda Hvar yatcilarin ugradigi bir ada. Limanda metrelik tekneler, yatlar ve sikir sikir giyinmis insanlar gormek mumkun. Ama her sey mutevazi bir ortamda sakinlik icinde yasaniyor. Hic bir seyde abarti yok, simariklik yok.
Biz Hvar’da kucuk luks oteller grubuna dahil Riva Hotel’de kaldik. Riva Hotel’in odalari kucuk olmasina ragmen ic dizayni gayet modern, odalarin icindeki banyolar transparan,  her odanin ayri bir temasi var ve  eski film afisleri buyuk posterler olarak duvarlari kapliyor. Sabah denizin onunde yapilan kahvaltinin muhtesem olmamasinin tek sebebi arilarla yapilan savas ama o da yazlik mekanlarin sorunu olmasi nedeniyle cok da dert bir durum degil bence. Otel, aksam turist ve lokallerin piyasa yaptigi harika bir lounge’e donusuyor. Lokasyon olarak da hem adanin meydanina hem de gunu birlik tekne turlarinin yapildigi limana yakin.
Hvar'in denizdne goruntusu
 Ada meydanini aynen Split’teki gibi tas binalar olusturuyor. Oyle bir yer gozunuzun onune getirin ki her yer beyaza yakin tas bina ve turuncu catilar ile kaplansin. Gozu bozan bir tane bile aykiri yapi olmasin. Mimari genel olarak Venedik stili.
Hvar’in ada uzerinde kendine ait kumsallari var. Buralara ulasim otobuslerle oluyor. Ya da bizim gibi Hvar cevresindeki diger adalara gitmeyi secerseniz en yakinda Pakleni Adalari var. Buralara ulasim da taksi motorcularla saglaniyor. Istediginiz saatte size adaya birakip sonra gelip aliyorlar. Hvar’in bir parcasi olan ve 20’ye yakin kucuk adaciktan olusan Pakleni adalarinda her sey gayet pragmatik ve basit. Bir nevi Gocek alternatifi diye dusunebilirsiniz. Oyle beach club’lar filan beklemeyin. Elinize havlunuzu, yaniniza biraz yiyecek alip, cakillarin uzerinde begendiginiz koseye yayiliyorsunuz. Her adacik ustunde bir veya iki salas restaurant ve bakkal vari marketler bulmak mumkun. Romantik ciftler de var, cocuklu aileler de. Tamemen deniz, gunes ve sevgilinizle yalnizsiniz…
En yakin ada Jerolim. Cakillardan olsun bir kumsali var. Kumsalda yatip karsida Hvar’in siluetini izlemek pek keyifli. Tamamen ilkel bir ortam hakim.
Jerolim Adasi

Sonra Marinkovac geliyor. Nami-I digger ciplaklar adasi. Bizim gibi sormadan gitmeyin diye ozellikle soyleyeyim istedim, mayonuzu unuttuysaniz hic problem yok, zaten mayolu insanlara bir garip bakiyorlarJ Ayrica golgede kitap okumayi seviyorsaniz bu adaya gitmeyin derim zira insan esintiyle kitaba dalinca veya uykudan uyaninca ciplaklar adasinda senkronize olmakta zorlanabiliyor:)
Pakleni Adalari icinde en buyugu de Sveti Klement. Buraya daha cok yatlarla geliniyor. Taksi motorlarin size biraktigi yerden adanin icine dogru yuruyup arkasina ilerleyince karsiniza yine bakir bir kumsal ve yemek yenilebilecek guzel bir restaurant cikiyor. Alisveris yapilabilecek 1-2 dukkan da mevcut.

Pakleni Adalari haricinde eger bol vaktiniz varsa Hvar’a yerine gore 1-3 saat uzakliktaki Vis, Bol, Brac, Korcula adalarina da feribot ile gitmek mumkun. Biz bunlardan en yakin gozuken ve sorfculerin mekani olan Bol adasina gitmistik. Fakat denizin dalgali, havanin da biraz bulutlu olmasi sebebiyle ozellikle benim gibi midesi hemen etkilenen biri icin cok muhtesem bir yolculuk olmamistiL Buna karsilik esim gibi sporun her turlusune ilgi duyan bir kisi iseniz, Bol adasi tam bir cennet.
*             *             *
Hirvat mutfagi, bizim Turk mutfagindan da Italyanlardan da yer yer esintiler tasiyor. Bize tavsiye edilen yerleden biri Konoba Menego idi. Daracik sokaklardan gecilerek gidilen bu az masali, tas restaurantta, Hirvat mutfaginin spesiyalitelerini yemek mumkun. Saraplar da local olarak uretiliyor. Pizzalar her yerde degisik tatta ama bir o kadar da guzel, Turkiye’de yapilan o bufe pizzalariyla Italyan pizzasi karisimi gibi…
Ayrica Riva Otel’in mutfagini da denemekte fayda var. Bunlarin disinda adanin (Pakleni Adalarini karsiniza alirsaniz) saginda Amfora Otel icinde de gayet guzel bir yemek yeyip sonra aksama devam edebilirsiniz.
*             *             *
Genel olarak bakinca Hvar’da gecirdigimiz 1 haftanin cok hos gectigini soylemem mumkun. Gerek insanlari gerek havasi gerekse muhtesem denizi ile bize Ege kiyilarini aratmadi. Yalniz bir daha gidersem yati olan bir arkadasla gidip, gonlumce koylarda demirlemek isterim. Buradan teknesi ve kaptan ehliyeti olan arkadaslara hararetle duyurulurJ
Bir sonraki yazim Kuba uzerine olacak. Latin ruzgarlari simdiden esmeye baslasin!!
Sevgiler, Kusgozu.
Hvar'da gunbatimi




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder